14.12.2014
GÜNDEM
Ekmeğimiz Büyüsün
DİSK
ve KESK’in çağrısıyla yaklaşık 30 bin kişi Ankara Sıhhiye Meydanı’nda
toplanarak 2015 yılı bütçesini protesto etti. ‘Savaş, Yoksulluk, Talan
Bütçesine Karşı Halkçı Bütçe, Demokratik Türkiye’ mitinginde bir araya gelen
grup, “Saraylar değil ekmeğimiz büyüsün” sloganları attı. Türkiye’nin çeşitli
illerinden gelen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri sabah erken saatlerde Ankara
Garı önünde toplandı. Sıhhiye Meydanı’na yürüyen gruplar, ‘Hırsızlar yargılansın,
seçim barajı yıkılsın’, ‘Sendika haktır engellenemez’, ‘Saraylar değil
ekmeğimiz büyüsün’, ‘Savaş, soygun ve yoksulluk bütçesine hayır’ pankartları
taşıdı. Gruplar alana üst aramasından geçirilerek alınırken, polis de geniş
güvenlik önlemleri aldı. Mitingte konuşan KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen,
şunları söyledi: “Savaşa karşı, barış ve kardeşlik vaazı verenler suçlu ilan
edilip, görevden alınıyor. Yine de utanmadan bütçeden en çok harcamanın
personel giderlerine ayrıldığını söylüyorlar. Asgari ücrete günlük 1 lira,
Diyanet ve savaş harcamalarına neredeyse diğer tüm bakanlıkların harcamasına
denk bir pay. İmamlar cüzdan ve vicdan arasına sıkışmış durumda vaazlar
veriyor. 2014 kayıplarımız en az yüzde 23 dolayındadır. Bu kayıpların vebali
hükümet kadar, hükümetin memur kolu olan konfederasyonundur. Bireysel ikballeri
için milyonlarca emekçinin haklarını sattılar, peşkeş çektiler. Toplu sözleşme
masası artık işyerleridir, emeğin üretildiği yerlerdir. Yeni bir satış
sözleşmesine izin vermeyeceğiz. Kayıplarımızın telafisi için an be an
mücadelemizi yükselteceğiz. Hükümeti uyarıyoruz. Kurbanlık koyun gibi boynumuzu
uzatmamızı, yasalarınızı birer birer hayata geçirmenizi beklemeyeceğiz. Bu
yasalar geri çekilinceye kadar demokratik eylem ve tepkilerimizle önünüze
dikileceğiz.” DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise hükümetin tasarruflu davrandığı
tek konunun işçi ücretleri olduğunu kaydederek şöyle konuştu: “İşçiye gelince
elleri sıkı. DİSK olarak bir sloganımız var: Asgari ücret 1800 net. Asgari
ücret açlık sınırının altında. Asgari ücretle ilgili 4 ayrı hesap yaptırdık.
Hepsinde de aynı sonuca ulaştık, asgari ücret net olarak 1800 lira olmalıdır.
Bu hükümet büyüme rakamlarıyla çok övünüyor. Ekonomi büyürken, biz alınteri
döküyoruz. Çalışırken biz hastalanıyor, biz sakatlanıyor, biz ölüyoruz. Madem
Türkiye ekonomisi büyüyor, bizim aşımız, bizim ekmeğimiz neden büyümüyor?
Büyümeden payımızı alsaydık şimdi asgari ücret 1800 lira olacaktı. 1800 liranın
altında ücret, kabul edilemez.”
Hürriyet
Suç Yoksa Devlet Dinlemeyecek
Hürriyet,
3 Aralık günü yayınladığı ‘VIP Telekulak’ haberinde, 2008-2009 yılları arasında
sektörlerinin ileri gelen 160 ünlü isminin, “istihbari dinleme” adı altında,
‘terör ve organize suç örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle’ dinlendiğini ortaya
çıkardı. Üstelik bu dinlemeler mahkeme kararları ve TİB aracılığıyla
yapılmıştı. Son kabul edilen ve önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan
tarafından onaylanarak yürürlüğe giren yargı paketinde de dinleme
faaliyetlerinin kapsamı genişletildi. Artık ‘anayasal’ ve ‘devlete karşı’
suçlar da dinleme kapsamında. Son yıllardaki suistimaller ve son yasayla gelen
yetki genişlemesi, kamuoyunda ‘telekulak’ kaygısını artırırken, bu kaygıları
İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya sorduk. Ala “Bugünlerde sürekli geçmişteki usulsüz
dinlemeler ortaya çıkıyor. Yeni yasal düzenlemeler yapıyorsunuz. Telekulak
sorununu, ortadan kaldırabilecek misiniz?” sorumuza şu yanıtı verdi: “O işler
(Usulsüz dinlemeler) ortaya çıktıktan sonra yaptığımız düzenleme ile TBMM’de
bir komisyon kurduk. O komisyonda bu dinlemeler ele alınıyor. Başbakanlık
Teftiş Kurulu’na da yetki verdik. Sadece kendi teftişimize bırakmadık. Başka
bir mekanizma da denetlesin istedik. Bütün o dinlemelerin hesabı, senelik
envanteri, TBMM’de iktidarın ve muhalefetin birlikte bulunduğu o komisyona
çıkarılacak ve hesap sorulacak. Bundan sonra herhangi bir vatandaş suç
işlemediği, suç işlemeye girişmediği sürece devlet kesinlikle dinlemez. Devlet
dışındaki gayri kanuni olanları söylemiyorum ama devlet içinde artık böyle bir
şey olamaz. Zamanında olmuş, ancak bundan sonra devlet içinde böyle bir şey
olamaz. Yasaları keyfi yorumlayarak, kötüye kullanarak hiçbir iş bundan böyle
yapılmayacak. Yapanların hepsi görülüyor, soruşturuluyor. Devlet ve biz
vatandaşın özel hayatını, iletişim mahremiyetini korumak için varız. Onu
deşifre etmek, dinlemek, yasaları keyfi yorumlayarak o hakkını kullanmasını
engellemek için burada değiliz. Garantiyi sağlamak için görevdeyiz. Bu
anlayışın devletin bütün kılcal damarlarına işlemesi için gerekli çabayı
fazlasıyla gösterdiğimiz kanaatindeyim.”
Hürriyet
‘Bu Medeniyette
İkilik Olmaz, Birlik Olur’
Şeb-i
Arus buluşmasında kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, yaptığı
konuşmada şunları söyledi: “Bu topraklardaki, kardeşlik, sevgi ve şefkatin
kurulmasında, bu medeniyetin inşa edilmesinde, yeşertilmesinde ve bugünlere
kadar gelmesinde hiç kuşkusuz Mevlana’nın eserlerinin büyük payı var. Yunus
Emre’lerin, İbni Arabilerin, Hacı Bayram-ı Velilerin, Mevlanaların açtığı yolda
önce insan, önce millet diyebilmeyi başarmış, kardeşliği, sevgiyi, barışı her
türlü maddi değerin üzerine çıkarabilmiş bir milletiz. Mevlana’nın hikmetli
sözleri, irfanla yoğrulmuş öğütleri fitneyi, fesadı, hasedi silip atmış, bir
büyük kardeşlik iklimini kurmuştur. Bu medeniyette ikilik olmaz, yalnız birlik
vardır. Bu medeniyette aşk vardır, dostluk vardır, muhabbet vardır. Bu
medeniyet kulun değil, Hakk’ın, hakikatin üstün tutulduğu bir medeniyettir.
Bizler bugünlere faninin veya fanilerin değil, baki olanın peşinde koştuğumuz,
geçici olanı değil ebedi olanı aradığımız için, iyi niyetimiz, halisane çabamız
sayesinde hamdolsun bugünlere gelebildik. Tarih boyunca bu millet içeriden ve
dışarıdan birçok düşmanla mücadele etti. Sayısız harpten, sayısız çatışmadan
Hamdolsun yıkılmadan çıkmayı başardı. Bizim sevdamız, bizim aşkımız, bizim
kavgamız bu milletin, bu toprakların selametini garanti altına almak,
ecdadımızın emanetini sağ salim gelecek nesillere teslim etmektir. Evet,
dertliyiz. Hem de çok dertliyiz. Derdimizi de Hamdolsun seviyoruz. Mevlana’nın
dediği gibi; Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdimi veren de beni seviyor.
Seven, sevdiğinin nazını çekiyor. Sevilen çekmesin de neylesin? İnanın
derdimizi seviyoruz, çünkü derdimizi, aynı zamanda dermanımız olarak görüyoruz.
Aynen Mevlevi dervişleri gibi, biz bu dünyanın peşinde değiliz, ukbanın
derdindeyiz. Fani olan bu dünyada baki olan yalnızca muhabbettir. Anadolu
toprakları, bizim medeniyetimiz, birçok badireyi atlattıysa, harplerden,
yıkımlardan alnının akıyla çıktıysa, bunu muhabbetle başardı.”
Milliyet
Bozdağ: Hsyk'ya
Müdahale Yok
Hükümetin
Yargıtay'a 129 Danıştay'a 39 yeni üye kadrosu veren yargı paketinin
onaylanmasının ardından HSYK yarın toplanıyor. HSYK seçimine müdahalesinin söz
konusu olmadığını belirten Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ''Hükümeti işin içine
sokma gayretlerinin tamamı bir kara propagandadır" dedi. Yargıtaydaki HSYK
seçimlerinin sorulması üzerine "hayırlı olsun" dileğinde bulunan
Bozdağ, HSYK için Danıştaydaki seçimin 29 Eylül'de, Adalet Akademisindeki
seçimin ise 16 Ekim'de yapılacağını hatırlattı. Bozdağ, cumhurbaşkanının
atayacağı 4 üyenin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın takdirinde
olduğunu söyledi. Hakim ve savcıların kendileriyle ilgili karar verecek en
yüksek kurul üyelerini seçeceklerini belirten Bozdağ, bunun Hükümetin, bazı
siyasi grupların, paralel yapının veya başka yapının seçimi olmadığını
vurguladı. Bozdağ, seçimle ilgili yürütülen kara propagandaya herkesin
kulaklarını tıkamasını istedi. Bazılarının Hükümeti seçime müdahale etmekle
suçladığını ifade eden Bozdağ, "İthamdan öte bu bir iftiradır. Milletin
gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Hükümetin seçimlere herhangi bir
müdahalesi asla söz konusu değildir" dedi. Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
Ancak maalesef seçim süreci içinde hakim ve savcılarımızın iradelerini
etkilemek maksadıyla Hükümeti işin içine katmak istiyorlar. Birtakım kirli
propagandalar, iftiralar, yalanlar piyasada konuşuluyor. Bunların seçim öncesi
bir yalan furyasını burada da görüyorum maalesef. Ama buradaki en büyük kararı,
hakim ve savcılarımız hem bu yalancılara, hem bu iftiracılara vicdanlarının
sesini dinleyerek vereceklerdir. O yüzden bu seçime dönük kara propagandaların
bir kez daha altını çiziyorum, lütfen kimse itimat etmesin. Hakim ve savcılarımızın
sandıkta vereceği karar saygın bir karardır. Buna dair de hiç kimsenin farklı
bir değerlendirme yapması söz konusu değildir.
Vatan
‘O Zaman Öyleydi
Şimdi Böyle’
Milli
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlik düzenlemesinin daha önce 30 bin lirayken
şimdi 18 bin lira olmasıyla ilgili eleştirilere, “Zaman değişti” diye yanıt
verdi. AK Parti’nin Iğdır kongresine katılmak için Iğdır’a giden Bakan İsmet
Yılmaz, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bedelli askerliği kapsayan
yasanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylandığını, 13 Şubat’a
kadar 18 bin lirayı yatıranlara askerlik şubeleri tarafından askerliklerini
yaptıklarına ilişkin belge verileceğini belirten Bakan Yılmaz, bedelli
askerliğin ’Zorunluluk değil’ tercih olduğunu vurguladı. Yılmaz, şöyle dedi:
“Vatandaşlarımızın kimisi tercih edecektir, kimisi de tercih etmeyecektir.
Tercih edene de etmeyene de teşekkür ediyoruz. İsteyen parasını verip askerlik
yapmış sayılır, Silahlı Kuvvetler’e mali yönden destek verir. İsteyen de bedenen
silahlı kuvvetlere katılır biz ona para öderiz. Sözleşmeli erbaş olarak gelip
bizimle çalışanlara biz para vereceğiz. Dolayısıyla para almak isteyen hoş
geldi, sefa geldi, silahlı kuvvetlere para vererek ’güçlü kılmak istiyorum’
derse de onun için de teşekkür ederiz.” Bakan Yılmaz daha önce bedelli için 30
bin lira ödendiği hatırlatılınca “Zaman değişti. O zaman öyleydi şimdi böyle”
dedi.
Vatan
O Makam Aracının
Parası Bütçeden
Diyanet
İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e alınan makam aracı tartışma konusu oldu.
Hürriyet gazetesinden Nurettin Kurt’un haberine göre, Görmez’e Mercedes S500
model 1 milyon lira değerinde makam aracı alındı. Diyanet Vakfı bütçesinden
ayrıca genel müdürler için 14 adet Toyota marka makam aracı, teşkilat için de
16 adet ticari minibüs satın alındığı öne sürüldü. Diyanet İşleri Başkanlığı
dün haberle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, makam aracının değerinin 1
milyon liranın altında olduğu ve ödemesinin Diyanet Vakfı bütçesinden
yapılmadığı belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Söz konusu
haberlerde yer verildiği şekliyle Türkiye Diyanet Vakfı imkânlarıyla Sayın
Diyanet İşleri Başkanına ve Başkanlık merkezindeki diğer yetkililere makam
aracı alındığı iddiası asılsız ve mesnetsiz olduğu gibi, medya etiği açısından
da iyi niyetten uzaktır. Haberde yer verilen tüm araçlar, 2014 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’yla verilen izinlere ve Maliye Bakanlığı’nın bilgisi
dahilinde, Devlet Malzeme Ofisi tarafından gerçekleştirilen ihalelerle satın
alınmış olup, satın alma bedelleri devletin resmi belgelerinde saydam bir
şekilde kayıtlıdır. Harcanan rakamlar bahsi geçen haberde yer verilen
rakamların çok altındadır. Ayrıca harcamaların tamamı TBMM’nin yanı sıra
kamuoyunun denetimine de açıktır.”
Vatan
EKONOMİ
Gram Altın 90, 2143-90,
3416
ABD Doları 2, 2965-2,
2988/ Euro 2, 2988 -2, 8642/ İngiliz Sterlini 3, 6070-3, 6134
Gümrük’te ‘Açık’ Var
Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı, 5 yıl önce kurulan bilgi işlem yazılım programını
incelemeye aldı. Gelen ihbar üzerine bakanlık uzmanları ve TÜBİTAK
elemanlarının katılımıyla bir ekip oluşturuldu. Üç ay süren inceleme
tamamlandı. Yazılım programı hazırlanırken, sisteme dışardan müdahale edebilmek
için açık pencere bırakıldığı saptandı. Firmanın işine son verildi, suç
duyurusu yapıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, TBMM’deki
sohbetinde olayla ilgili olarak şunları anlattı: “Bakanlık olarak bir süre önce
bilgi işlem sisteminde tarama başlattık. Sistemin dışardan izlenmesi ve
kopyalanmasına imkân verildiği şeklinde iddialar üzerine aylardan beri çalışma
sürüyordu. Geçen hafta yapılan araştırmanın sonuçlarını paylaştılar.
TÜBİTAK’tan gelen uzmanlar eşliğinde yapılan taramalardan sonra yazılım
programı hazırlanırken, sisteme dışardan müdahale edebilmek için açık pencere
bırakıldığı saptandı. Bakanlığın bilgi işlem sisteminden dışarıya giden uçlar
bulundu. Uçların kimlere ulaştığıyla ilgili araştırma halen sürüyor. Programı
hazırlayanlar tarafından bilerek açık pencere bırakıldığının ve bu pencereden
bakanlığın bilgilerine ulaşmanın mümkün kılındığının saptandığını söyleyen
Canikli “Araştırmanın ikinci aşamasına geçtik. Şimdi yapanların kimler olduğuna
ulaşılacak ve isimlendirme yapılacak. Kurumdaki sorumlular bulunarak işten el
çektirilecek. Bakanlığın bilgilerinin kimlere servis edildiğiyle ilgili
araştırma ise sürüyor. Şimdiye kadar yapılan tek saptama, yazılımı hazırlayan
firmayla paylaşılan bilgi oldu. Bunun dışında nelerin kimlerle paylaşıldığı
araştırılıyor” dedi.
Hürriyet
300 İşadamı B-20 İçin
Geliyor
G-20’nin
iş dünyası ayağı B-20 Türkiye başlangıç toplantısı, yarın saat 10.00’da Four
Seasons Bosphorus İstanbul’da gerçekleştirilecek. B-20 Türkiye Yürütme Kurulu
Başkanı ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’ın katılacağı açılış oturumu ile başlayacak toplantıya yurtiçinden ve
yurtdışından 300’ün üzerinde işadamı iştirak edecek. Küresel iş dünyasının
liderleri ile Türk iş dünyasının liderlerinin bir araya geleceği ve tüm gün
sürecek toplantının açılış oturumunun ardından, Hisarcıklıoğlu’nun
moderatörlüğünde, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile bir sorucevap oturumu ve
B-20 Türkiye Yürütme Kurulu Üyeleri’nin B-20 Türkiye önceliklerini anlatacağı
bir sunum yapılacak. Daha sonra, Janamitra Devan’ın moderatörlüğünde, ‘İş
Dünyasının B-20’den Beklentileri’ konulu panel, Terry McGraw, Peder Holk
Nielsen, Daniel Funes de Rioja, Güler Sabancı, Ferit Şahenk’in katılımıyla
gerçekleştirilecek. Öğleden sonraki bölümde ise B-20 Türkiye Görev Gücü Tanıtım
Oturumu ve John Danilovich’in moderatörlüğünde, Eric Labaye, Hüsnü Özyeğin,
Murat Sönmez, Alexander Shokhin, Melih Yurter ve Sabine Zindera’nın katılımıyla
G-20,B-20 Etkileşimi Nasıl Geliştirilebilir konulu panel düzenlenecek.
Toplantılar sonrasında ise devlet başkanlarının G-20’deki temsilcileri olan G-20
Sherpaları ile B-20 iş dünyası liderleri bir araya gelecek.
Hürriyet
20 Dolar Olsa Bile
Petrolü Kârla Satarız
Kuzey
Irak’taki en büyük petrol üreticisi Genel Energy’nin İcra Kurulu Başkanı Mehmet
Sepil, “Artık petrol 60 dolara düştüğünde birçok yerde petrol üretilemez hale
gelecek. Açık deniz sahalarında, üretimin pahalı olmasından dolayı birçok firma
üretimini durduruyor” dedi. Düşen petrol fiyatlarından dolayı “yüksek maliyetle
üretim yapan” firmaların zarar ettiğini anlatan Sepil, şunları söyledi: “Genel
Energy’nin durumu rahat çünkü biz karada petrol üretiyoruz. Orta Doğu’nun en
avantajlı yanı budur zaten. 25 yıllık maliyetimiz, varil başına 5 doların
altında. Yani petrol teorik olarak 20 dolar olsa bile, biz az kâr ederiz ama
hâlâ üretebiliriz.” Sepil, 2017 sonu 2018 başlarında 4 milyar metreküpten
başlayarak, her yıl 2 milyar metreküp de arttırmak kaydıyla 10 milyar metreküp
doğalgazı Türkiye’ye getirmeyi planladıklarını da hatırlattı.
Türkiye
Bankaların Eurobond
İhracı Tarihi Zirvesinde
Bankaların
Eurobond ihracı zirvede. Geçtiğimiz, ekim ayında 2.5 milyar dolarlık Eurobond
ihracı gerçekleşirken ocak-ekim dönemindeki ihraç tutarı toplamda 10 milyar
doları buldu. Ülkemizde büyümede daha ziyade tüketime dayalı bir modelin tercih
edilmesi tasarrufların düşük kalmasına neden oluyor. Yetersiz birikim ister
istemez bankaların kaynak temininde yurtdışına yönelmelerine ve ağırlıklı
olarak dışarıdan borçlanmalarına sebep olmakta. Son yıllarda ise yönelimin daha
fazla arttığı gözleniyor. 2010 yılında 1 milyar dolar olan eurobond ihracı,
2013 yılında 8 milyar dolara çıktı. Bu yılın ilk 10 ayında ise tutar 10.3
milyar dolar olarak gerçekleşti. TCMB, Kasım 2014 Finansal İstikrar Raporu’nda
bankacılık sistemindeki yurtdışı fonların gelişimine atıfta bulunuyor. Raporda,
toplam içinde önemli paya sahibi bulunan ticari banka kredileriyle 2010’dan
itibaren gerçekleştirilmeye başlanan yurtdışı menkul kıymet ihraçlarının,
yurtdışı yükümlülüğüne en çok katkıyı veren kalemler olduğu hatırlatılmakta.
Değerlendirmeye göre; son bir yıllık dönemde, sendikasyon kredileri ile ticari
ve kalkınma yatırım kredilerinin toplam yurtdışı yükümlülükler içindeki payı
azalırken menkul kıymet ihraçlarındaki artış sürüyor. Gelişmeler önümüzdeki
yılda da bankaların yurtdışından borçlanma ihtiyacının devam edeceğini
gösteriyor. Neticede Türkiye’de yurtiçi tasarruflar 2010-2012 arasında 1980’den
bu yana en düşük seviyelere geriledi. Meselenin ciddiyetine varan hükümet ise
getirdiği bir kısım tedbirlerle iç tüketimi sınırlandırarak tasarrufu
özendiriyor. Alınan önlemlerle olumlu bir hareketlenme gözlense de hâlâ
tasarruf oranı düşük seviyelerde. Gelişmekte olan ülkelerde tasarruf oranı
yüzde 30’lar seviyesinde. Türkiye’de ise yılın üçüncü çeyreğinde oranın yüzde
14.6 seviyesinde kaldığı görülmekte. Gerçekleşen düşük artışta özellikle
bireysel emekliliğin katkısı büyük. 2015-2017 Orta Vadeli Programa göre bu
yılsonunda tasarruf oranının yüzde 14.9 olması ve 2017’de de yüzde 17.1’e
çıkması bekleniyor.
Milliyet
Oda Ve Borsa
Başkanları Bankalardan Dert Yandı
İş
dünyasının daha fazla yatırım ve üretim için talep ettiği düşük faiz oranına
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan destek verirken, reel sektör bankaların
kredi politikalarını eleştirdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB)
istişare toplantısına katılan Erdoğan’a kapalı oturumda bankacılık sektöründen
dert yanan oda ve borsa başkanları, bankaların reel sektörün finansman sorununa
çözüm üretmemelerini eleştirdi. Edinilen bilgilere göre 365 oda ve borsa
başkanını temsilen 5 Konsey Başkanı önceki gün yapılan toplantıda söz aldı.
Başkanlar bankaların kredi politikasından şikayetçi olurken, istihdam
üzerindeki yüklerin kaldırılmasını, sanayideki bazı vergi yüklerinin
indirilmesini talep etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da talepleri not aldığı
öğrenildi. Basına kapalı toplantıya katılan bir oda başkanı “Sanayinin kıdem
tazminatları, mahkemelerde işverenlerin perişan edilmesi ve faizlerin
yüksekliği konuşuldu. Sayın Cumhurbaşkanı ‘çözüm süreci’ ile ilgili sürecin
devam ettiğini ve neticeye kavuşturulacağını söyledi. Kendisi de faiz konusunu
gündeme getirdi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli de faizlerin
yüksekliğinden şikayet etti. Biz de iş dünyası olarak faizlerin yüksek olduğunu
düşünüyoruz. Merkez Bankası faizi düşürürsek döviz fırlar diyor. Dövizin
artması ithalatı azaltır. Bu da ekonomiye katkı sağlar” diye konuştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası kentin güncel sorunlarına ilişkin rapor
sunarken Barış Süreci’ne vurgu yaptı. Teşvik kapsamında 2014 yılı sonuna kadar
yatırımın yüzde 10’unu tamamlayanlara sağlanan avantajların bittiğine dikkat
çekilen raporda “Altyapımızın yetersiz olması nedeniyle birçok projemiz
yetişmiyor. Bu avantajın 2015’te de devam etmesini istedik. Barış sonuca
erdirilmeli” tespitini yaptı. Elektrik kesintilerinin kentin güncel sorunu
olduğu ve bunun da kısa sürede çözüme kavuşturulması gerektiği ifade edildi.
Star
Baret Yoksa Tazminat
Da Yok
Türkiye’de
son döneme üste yaşanan maden kazalarından sonra iş güvenliği yasasında önemli
değişiklikler yapıldı. Söz konusu bu değişikliklerle iş kazalarının önüne
geçilmeye çalışılırken, yabanın 19’uncu maddesinin işveren tarafından işçi
aleyhine suistimal edilebileceğine dair eleştiriler gelmeye başladı. 6331
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nunda yapılan değişiklik ile artık iş
güvenliğine uymayan işçi, hiçbir tazminat ödenmeksizin işten çıkartılabilecek.
Kanunu’n 19’uncu maddesinde maddesinde yapılan değişiklik ile iş güvenliği
talimatlarına uygun hareket etmeyen işçiler tutanak tutularak, hiçbir tazminat
ödenmeden işten çıkarılabilecek. Yapılan değişiklikte yer alan “Çalışanların
uyması gereken zorunluluklar işçiye yazılı olarak hatırlatıldığı halde yerine
getirmemesi” ibaresindeki “yazılı” sözcüğü işverene tazminatsız işten çıkarma
hakkı veriyor. 19’uncu maddedeki zorunluluklara uymadığı tespit edilen işçi
hakkında amirinin tutanak tutması gerekecek. İşverenin tuttuğu tutanakta
yazılanların aksi bir durum söz konusuysa bu ispatlamak işçiye düşecek. İşçi bu
duruma kamera kayıtlarıyla ya da çalışma arkadaşlarının beyanları ile itiraz
edebilecek. Ancak kontrolün onda olduğu düşünüldüğünde kamera kayıtlarını
işverenden almak çeşitli sebeplerden dolayı kolay olmayabilir. Aynı şekilde
diğer işçiler de sıkıntıya düşmemek adına beyanda bulunmayabilir. İşte bu iki durum
yüzünden tutanaklara itirazın kolay olmayacağı, kötü niyetli işverenlerin iş
güvenliği kurallarını bahane ederek çalışanlarını tazminatsız işten
çıkarabileceği belirtiliyor. Bu durumda işten çıkarılan işçi, kıdem ve ihbar
tazminatı için dava açabilecek. İşçinin açtığı davada işverenden işten çıkarma
sebebiyle ilgili deliller talep edilecek. Bu durumda işveren haklı olduğuna
dair delillerini mahkemeye sunacak. Aksi durumda işveren çıkardığı işçiye
tazminat ödemek zorunda kalacak.
Vatan
İş Dünyası 'Düşük
Faiz' Dedi Erdoğan Tam Destek Verdi
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, önceki gün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, 365 oda ve borsa başkanı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda
istişare toplantısı yapmıştı. Toplantının en önemli gündem maddesinin 'faizler'
olduğu öğrenilirken, çözüm sürecinin de konuşulduğu belirtildi. Edinilen
bilgiye göre 81 ilden gelen oda ve borsa başkanlarının hazır bulunduğu
toplantıda, 5 Konsey Başkanı iş dünyasının taleplerini iletti. Çözüm sürecinin
devam etmesi ve ülkeye katkısı dile getirilen toplantıda, iş dünyasının çözüm
sürecinin arkasında olduğu ve Erdoğan’a bu süreç için teşekkür ettikleri
öğrenildi. Erdoğan’ın ise çözüm süreci konusunda belirli bir aşamaya
gelindiğini söylediği, "Çözüm irademizi sonuna kadar koruyarak süreci
tamamlayacağız" dediği belirtildi. Devlet olarak teröre boyun
eğilmeyeceğini söyleyen Erdoğan'ın, Hükümet’in de vatandaşın arkasında olduğu
vurgusunda bulunduğu öğrenildi. Toplantıda konuşulan en önemli konulardan
birini de faizler oluşturdu. İş dünyasının "Yüksek faizler yatırım ve
üretimi düşürüyor. Faiz oranları daha da aşağı çekilmeli" talebinde
bulunduğu kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da, iş dünyası temsilcilerinin
düşük faiz talebine olumlu yaklaştığı ve destek verdiği öğrenildi.
Cumhurbaşkanı'nın, faiz lobisi ile yürütülen mücadeleye de işaret ederek,
"Faiz lobisiyle mücadele ilerledikçe, üretim de artacak"
değerlendirmesini yaptığı kaydedildi. Akşam’a değerlendirmelerde bulunan iş
dünyası temsilcileri yeni Türkiye’nin ekonomi politikalarında yer alan ‘üretim
odaklı büyüme’ stratejisi için faizlerin düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Akşam
Yumurtalar Da
Fişleniyor: Kabuğuna Tarihi Yazılacak
Yumurta
üretimi ve satışında yeni bir dönem başlıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan Yumurta Tebliği,
yumurtanın üretimi, satışı, muhafazası ve standartlarıyla ilgili önemli
düzenlemeler içeriyor. Tebliğ, Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Başbakanlığa
gönderildi. Tebliğ, A ve B sınıfı yumurtalara yeni kurallar getiriyor. Tebliğde
A sınıfı yumurta doğrudan insan tüketimine veya gıda sanayisinin kullanımına
sunulan yumurtayı, B sınıfı yumurta sadece gıda sanayiinde kullanılmasına izin
verilen yumurtayı ifade ediyor. Bundan böyle, yumurtaların kabuğuna işletme ve
kümes numarasıyla birlikte, yumurtlama tarihi de zorunlu olarak yazılacak.
Yumurtlama tarihi gün, ay, yıl olarak ve en az 2 mm yüksekliğinde olacak.
Böylece tüketici A sınıfı yumurtalar için 28 gün olan tüketim süresini dikkate
alarak, ambalajını atmış olsa dahi buzdolabındaki yumurtanın son tüketim
tarihini hesaplayabilecek. Farklı tarihlerde yumurtlanan yumurtaların aynı
ambalajda yer alması halinde, üretici en eski tarihli yumurtayı esas alarak son
tüketim tarihini ambalajın üzerine yazacak. Mevcut uygulama da sadece ambalajın
üzerine son tüketim tarihi yazılması zorunlu. B sınıfı yumurtanın ambalajı
üzerinde ise, en az 2 cm yükseklikte büyük harflerle "Gıda Sanayi
İçindir" yazısı yer alacak. Mevcut düzenlemedeki yumurtalar için +5 +12
0C’de taşıma, depolama ve satış şartı kaldırılıyor. Yeni tebliğe göre
yumurtlamadan itibaren 18 inci güne kadar yumurtaların soğutulması zorunlu
olmayacak. Ancak yumurta ani sıcaklık değişimlerinden korunarak serin bir
ortamda bekletilecek. 18’inci günden itibaren yumurtalar (+8)-(+5) °C arasında
muhafaza edilecek. A sınıfı yumurtalar yumurtlama tarihinden itibaren en fazla
21’nci güne kadar satış için raflarda tutularak satışa sunulacak. Yumurtlama
tarihi 21 günü geçen yumurtalar raflardan toplanacak. Böylece 28 günlük son
tüketim tarihine kadar en az 7 günlük süre bırakılmış olacak. Resmi gazetede
yayınlandığı tarihte yürürlüğe girecek olan tebliğ kapsamında faaliyet gösteren
işletmelere, yeni kurallara uyum sağlamaları için 1 yıl süre veriliyor.
Akşam
DÜNYA
İncirlik’i Tek Paket
İçinde Konuşuyoruz
Bakan
Çavuşoğlu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısı için gittiği Yunanistan
ziyareti dönüşünde uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını
yanıtladı. Çavuşoğlu, özetle şu mesajları verdi: “(Suriye) DAEŞ’in kontrol
ettiği alanlara bakıldığında Irak ve Suriye’nin topraklarının yüzde 35’ini
elinde tutuyor. Hava saldırısı durmayınca, kara operasyonu lâzım. Ülkeler,
‘Asker gönderemeyiz. Kamuoyu hassasiyeti var’ diyor. Kobani olduğu zaman, ‘Siz
oradan girin’ dediklerinde ‘Bizde de kamuoyu hassasiyeti var. PYD, Türkiye’nin
oraya girmesini istemiyor, çünkü orayı bölüp yönetmek istiyorlar’ dedik.
‘Eğitilip-donatılan ılımlı muhalefet yani Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yapsın’
dedik. ÖSO hem DAEŞ’le, hem rejimle savaşıyor. ÖSO’nun bombalanmaması içim
uçuşa yasak bölge fikri gündeme giriyor. Güvenli bölgelerin olması lâzım.
Türkiye, güvenli bölge oluşturup kendi girecek değil. İngiltere’nin kafası
karışık, Fransa destek veriyor, Amerika’nın farklı düşünceleri var. Eğit-donat
ve arazide neler yapılabileceği konusunda bir çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz.
Güvenlik güçleri, istihbarat neler olacağını konuşmaya başlayacaklar.
Çerçevenin içinde havadan destekleme var, İncirlik’in kullanılması olacak mı
olmayacak mı bu aşamaya yeni yeni geçiyoruz. Hepsi bir paket olacak. O aşamaya
yavaş yavaş gidiyoruz. Çerçeve belli olduktan sonra detaylar müzakere edilecek.
Amerika ile bu işi hızlandıralım dedik. Güvenlik güçleri, askerler, istihbarat
arasında görüşmeler yapılacak.”
Hürriyet
Almanya Afganistan’a
850 Asker Gönderecek
Almanya
Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, Afganistan’daki NATO misyonunun sona
ermesine az bir zaman kala Afganistan’a gelerek ülkenin kuzeyinde bulunan
Mezar-ı Şerif kentindeki Alman birliğini ziyaret etti. NATO bünyesinde
Afganistan’da faaliyet gösteren yabancı askerlerin yaklaşık 13 yıl bu ülkede
kalmasına rağmen terör örgütlerinin halen istikrarsızlık peşinde olduğunu ifade
eden Ursula von der Leyen, 2014 sonunda bitecek olan misyonun devamında yabancı
birlikler tarafından Afgan askerlerine eğitim ve danışmanlık verilmesine devam
edilmesinin doğru olacağını söyledi. Almanya’nın bu kapsamda ocaktan itibaren
ülkeye 850 kadar asker göndermeyi planladığı bildirildi. Plana göre bunlar
hücum birliklerinin yerini alacak. NATO misyonu çerçevesinde Afganistan’da bin
200 Alman askeri bulunuyor. Afganistan’da 2014 sonunda NATO öncülüğündeki
Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’nün (ISAF) görev süresinin sona ermesiyle
İttifak’ın bu ülkedeki mevcudiyeti askerî eğitim, danışmanlık ve yardımcı güç
olarak devam edecek. ISAF misyonunun sona ermesiyle güvenlikle ilgili tüm
sorumluluğu Afgan makamları üstlenecek.
Türkiye
Avrupa’da “Filistin’i
Tanıma” Dalgası
Avrupa’da
parlamentolarda art arda Filistin’in devlet olarak tanınması için hükümetlere
tavsiye kararları alınıyor. Son olarak Brüksel Bölge Parlamentosu’yla Portekiz
Parlamentosu Filistin’in “derhal” tanınmasını isteyen karar tasarılarını
onayladı. Portekiz’de iktidar ve ana muhalafetin birlikte hazırladığı tasarı oy
birliğiyle kabul edildi. Brüksel Bölge Parlamentosu’nda da federal hükümete
Filistin’i tanıma çağrısı yapan karar tasarısı, 11 “hayır” ve 12 çekimsere
karşı 56 “evet” oyu ile kabul edildi. Tavsiye niteliğindeki kararların bir
bağlayıcılığı olmasa da bunların Avrupa’da genel yaklaşımı göstermesi ve
hükümetler üzerinde baskı kuracak olması sebebiyle sembolik önemi var. İsveç’in
Filistin’i tanıması akabinde İngiltere, İrlanda, Fransa ve İspanya
parlamentolarında Filistin’in tanınması kararları alınmıştı.
Türkiye
Yeni Zelanda’ya
Beyzbolcu Büyükelçi
Soğuk
Savaş’ın bitiminden sonraki ‘tek kutuplu’ günlerinin liderliğinden uzağa düşse
de halen uluslararası toplumun en etkili üyesi ABD’nin diplomatik tercihleri
bir ilke imza attı. Amerikan dış politikası tarihinde ilk kez eski bir
profesyonel beyzbol oyuncusu büyükelçi olarak atandı. 58 yaşındaki Mark
Gilbert, Senato’da onaylanmasının ardından Yeni Zelanda ve Samoa’da ABD’yi
temsil etme hakkı kazandı. White Sox takımıyla 1980’lerin ortasında beyzbol
sporunun efsaneleri arasına giren Gilbert’in; ragbi, kriket ve beyzbolun büyük
ilgi çektiği Yeni Zelanda’ya atanması iki halkı spor üzerinde yakınlaştırmak
adına yerinde bir tercih olarak görülüyor. Fakat bazı atamalar Gilbert’inki
kadar ‘uygun görülmüyor’. Dışişleri Bakanlığı Çalışanları Derneği’nin açıklamasına
göre ABD Başkanı Barack Obama’nın ikinci dönemi boyunca yaptığı büyükelçi
atamalarının yüzde 53’ü ‘siyasi’, yüzde 47’si ise kariyer diplomatlarına yer
veriyor. Başkanların yakın arkadaşlarını, atanacak ülkeyi ilgilendiren bir
konunun uzmanını, kampanyasına büyük bağış yapmış işadamlarının büyükelçi
atamaları diplomasi geleneğinin parçası. Fakat Senato’daki onaylanma sürecinde
en basit sorulara bile cevap veremeyen “Yalan Rüzgârı’ dizisinin prodüktörü,
Macaristan Büyükelçisi Colleen Bell gibi isimler tartışma yaratıyor. Slate’ın
araştırmasına göre 2007’den beri Obama için 16 milyon dolardan fazla bağış
toplamış 23 kişi, çoğunlukla Batı Avrupa ülkelerine büyükelçi atandı.
Obama’nını selefi George W. Bush’un bağışçılarını istedikleri başkente ataması
“Büyükelçilikler satılık” eleştirilerini getirmişti.
Milliyet
Sahte Baz İstasyonu
Şoku
Norveç’in
en önemli ve en çok okunan gazetesi Aftenposten, parlamento binası ve Başbakan
Erna Solberg’in konutu etrafında kimin inşa ettiği bilinmeyen sahte baz istasyonlarının
olduğunu ortaya çıkardı. Başkent Oslo’nun merkezinde parlamentonun, başbakan
ofisinin, savunma bakanlığının ve merkez bankası Norges Bank’ın olduğu alanda
yapılan bütün telefon görüşmelerinin takip edildiği ve kayıt altına alındığının
ifşa edilmesi Norveç’i sarstı. Cep telefonlarındaki bilgi akışını ve ülkenini
en önemli siyasileri ile iş dünyasını izlemeye alan bu cihazların kim
tarafından konulduğu ise bir sır. Gazete, iki ay süren çalışması sırasında iki
güvenlik şirketiyle çalışarak sahte baz istasyonlarının nerede bulunduğuna dair
çalışmalar yürüttü. Oslo’da İsrail ve ABD elçiliklerinin de bulunduğu bir
alanda şüpheli cep telefonu aktivitesi keşfeden gazete, bunun üzerine bu
çalışmaya adım attı. Araştırmanın sonucunda Oslo’nun merkezinde casusluk
amacıyla inşa edilmiş baz istasyonlarının olduğu bulundu. Oslo’nun merkezindeki
devlet binalarına girip çıkan bakanların, siyasetçilerin, hükümet çalışanları
ve vatandaşların aktiviteleri böylece sürekli takip ediliyordu. Norveç güvenlik
servisi PST, bu cihazları kuranların sıradan suçlular ya da yabancı istihbarat
olup olmadığını inceliyor. Ancak gazeteye göre çok pahalı olan bu cihazların
NATO ülkelerinde bireylere satışı yasak. Bu cihazların öncelikli amacı binalara
girip çıkan kişilerin kimliklerini tespit etmek olsa da cep telefonu veri
akışını da takip edebiliyor. Norveç’te hiçbir resmi kaynak takibin kendileri
tarafından yapıldığını kabul etmedi. Gazetenin konu ile ilgili irtibata geçtiği
PST yetkilisi Arne Christian Haugstöyl, çok farklı kaynakların böylesi bir
‘kötü niyete’ sahip olabileceğini belirtti. Haugstöyl, bunların hem özel hem de
resmi kaynaklar olabileceğini söyledi. Güvenlik uzmanı Jahn Helge Flesvik ise
bu gibi cihazların profesyonel kurumlar tarafından kullanıldığını belirterek,
özel şahısların tek başına böyle bir faaliyette bulunmasının zor olacağını dile
getirdi. Bir başka güvenlik uzmanı Kyrre Sletsjöe ise bu olayın ülke için
hayati önem taşıdığını ve Norveç topraklarında istihbarat çalışması
yapıldığının göstergesi olduğunu ifade etti. Sletsjöe, bu teknolojiyi kullanma
yetkisinin Norveç’te PST ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nde olduğunu ancak bu iki
kurumun da bu faaliyette bulunmadıklarını açıkladıklarına dikkati çekti.
Norveç’teki bu skandal akla Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) ortaya
çıkan gizli belgelerde bütün dünyayı dinlediğinin açığa çıkmasını akıllara
getirdi.
Milliyet
Sat'çının Katilleri
Somali'de Öldürüldü
1996
yılında Yunanistan’a karşı Ege’de gerçekleştirilen Kardak operasyonuna katılan,
Ergenekon suçlamasının ardından TSK’dan ayrılan eski SAT komandosu Sadettin
Doğan, geçtiğimiz mayıs ayında Türk Hava Yolları’nın güvenlik hizmeti aldığı
Çetin Güvenlik isimli firmanın Mogadişu Güvenlik Şefi olarak çalıştığı
Somali’de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. THY Mogadişu Pazarlama
Şefi Müslüm Aydın'la birlikte Türk Büyükelçiliği'ne giderken kimliği belirsiz
kişilerin saldırısına uğrayan Doğan'ın vücuduna dört kurşun isabet etmişti.
Doğan'ın cenazesi Türkiye'ye getirilirken düzenlenen törene eski silah
arkadaşları da katılmıştı. Olaydan sonra saldırganları yakalamak için
soruşturma başlatan Somali polisi ise geçtiğimiz günlerde Doğan'ın katili
oldukları öne sürülen 3 kişiye Mogadişu'da operasyon düzenledi. Somali
polisinin 'teslim ol' çağrısına ateşle karşılık veren şüphelilerden ikisi
çatışmada ölü ele geçirilirken biri yaralı olarak yakalandı. Yaralı olarak
yakalanan zanlı tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından
tutuklanarak cezaevine gönderilirken saldırganların El-Şebab üyesi oldukları
belirtildi. Doğan'ın katillerinin öldürüldüğünü Somali'de çalıştığı Çetin Group
Güvenlik de doğrularken Somali basını da Doğan cinayetiyle bağlantı iki kişinin
çatışmada öldürüldüğünü okuyucularına duyurdu. Doğan, Poyrazköy Davası'ndan
yargılanıyordu. Yaşanan hukuksuzluklara dayanamadığını belirtip erken emeklilik
için dilekçe vermişti. Ancak yaşa takıldığı için emekli maaşı bağlanamadı. O da
ailesini geçindirmek için THY'de Güvenlik Şefi olarak işe başladı. Akabinde de
görevi nedeniyle Mogadişu'ya gitti. Hayatını kaybetmese Doğan, ağustos ayında
emekli olup ülkesine dönecekti.
Vatan
'Bomba' Bütçesi
ABD
Kongresi, Başkan Barack Obama’ya Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele
kampanyasını genişletme yetkisi tanıyan, 2015 yılı için 585 milyar dolarlık
savunma bütçesini onayladı. Kongre’nin Temsilciler Meclisi kanadından geçen
hafta 119’a karşı 300 oyla geçen tasarı, dün de Senato’dan 11’e karşı 89 gibi
yüksek oy farkıyla kabul edildi. Bu yasa tasarısında, IŞİD’e karşı hava
saldırıları için 5 milyar dolarlık bütçe öngörülüyor. Irak’a bin 500’e kadar ek
Amerikan askeri gönderilebilmesinin yolu açılan tasarıyla yine Irak'a eğitim ve
ekipman yardımı, diğer bir değişle Kürt birliklerin eğitimi için 1,6 milyar
dolar ayrılıyor. Tasarı ayrıca, Obama ve Pentagon’a Suriye’deki ılımlı
muhaliflere eğitim ve ekipman temin edilmesi planını yapma yetkisi de sağladı.
Önceki otoritenin süresi, 11 Aralık’ta dolmuştu. Genel anlamda tasarı, Amerikan
ordusu için 521,3 milyar dolar, Afganistan ve Irak’a yurt dışı operasyonlar
için de 63,7 milyar dolar bütçe öngörüyor. Ayrıca ABD Temsilciler Meclisi,
tartışmalı bütçe tasarısını hükümetin resmi olarak "kapanmasına"
sadece 2,5 saat kala onayladı. Federal hükümetin kapanmasını önleyecek toplam
1,1 trilyon dolarlık bütçe tasarısı, Temsilciler Meclisi'nde gece saatlerinde
yapılan oylamada 206'ya karşı 219 oyla kabul edildi. Meclis'ten geçebilmek için
218 kabul oyuna ihtiyacı olan 1603 sayfalık tasarıya, 162 Cumhuriyetçinin yanı
sıra 57 Demokrat temsilci destek verdi.
Akşam
Prenses'in Hazin Sonu
Tayland
Veliaht Prensi Maha Vajiralongkorn'un karısı Prenses Srirasmi, kraliyet
unvanından feragat ediyor. Srirasmi'nin, memleketinde "Than Phu Ying
Busaba Suwadee" ismiyle yaşayacağı ve Budizm üzerine öğrenim göreceği
kaydedildi. Tayland Veliaht Prensi, geçen ay Prenses'in bazı akrabalarının
ülkedeki en büyük yolsuzluk skandalıyla bağlantılı olarak gözaltına alınmasının
ardından Srirasmi'nin ailesine kraliyet tarafından verilen onursal soyadının
kütükten silinmesi talimatını vermişti. Srirasmi'nin, ailesiyle ilgili çıkan
haberler yüzünden kraliyet ailesi içinde zor günler yaşadığı ve bu son
gelişmenin boşanma adımı olduğu tahmin ediliyor.
Akşam
POLİTİKA
Bin 937 Kişinin Puanı
Yükseltildi
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bütçe görüşmelerinde
başlayan polemiğini dün de sürdürdü. Kılıçdaroğlu’nun akrabalarını sınavsız işe
aldığını iddia etmesinin üzerine kendisine, “70 değil 7 kişi göstersinler
siyaseti bırakırım” sözleri üzerine Davutoğlu, dün iki belge daha açıkladı.
Davutoğlu, “Cumhurbaşkanımız vaktinde ona genel müdür diyordu ama benim notum
daha kıttır, galiba onu bile diyemeyeceğim” diye hitap ettiği Kılıçdaroğlu’na,
“3 bin 209 kişiden bin 272 kişi sınavla alınıyor, geri kalanların (bin 937
kişi) puanları yükseltilerek, 3 bin 209 kişi sınavsız bir şekilde üstü
tamamlanıyor. SSK Genel Müdürü’yken yaptığı bu uygulamaların, onlarca yakını ve
CHP İl Başkanlığı yapan kişilere de bazı davetiye usulü verilen ihalelerin, 6
yılda tamamlanamayıp 2 bin misli fazla maliyetle yapılan ihalelerin belgeleri
elimizde” diye seslendi. Kongrede Nevşehir Gençlik Kolları’nca hazırlanan
kendisine şiir okunan bir videoyu izleyen Davutoğlu’nun duygulandığı ve
gözlerinin dolduğu görüldü. Şiiri okuyan Emine Şimşek’i selamlayarak
konuşmasına başlayan Davutoğlu’na okunan şiirin Osmanlıcası da hediye edildi.
Davutoğlu, partisinin Nevşehir İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada ve ardından
Nevşehir Valiliği’nde gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlarda özetle
şunları söyledi: Meclis’te bir tartışma yaşadık. Kılıçdaroğlu, ‘27 Mayıs
yanlıştı, darbeydi. Biz, 27 Mayıs’a karşıyız’ diyebilecek mi? Yüreğiniz
yetiyorsa çıkın, Menderes’i ve arkadaşlarını şehit eden cuntacılara karşı
olduğunuzu söyleyin. Söyleyemezler çünkü 27 Mayıs’ın sabahı bütün Demokrat
Partililer tutuklanırken CHP’liler, onların evlerinin önünde neredeyse şenlik
yapıyordu. Benim babam da o sabah götürülenlerdendi, evimizin önünde davul
çalındığını hep anlatır bana. CHP sadece 12 Eylül’e karşı durdu. CHP, 28 Şubat
postmodern darbesine karşı tek bir ses çıkarmadı. 28 Şubat’ta üniversite
öğrencisi kızları ikna odalarına götürenler arasında CHP milletvekili Nur
Serter vardı. Kılıçdaroğlu, eğer darbelerle hesaplaşacaksan önce kendi
milletvekillerinle hesaplaş. Geçen bir TV mülakatında, ‘Sayın Süheyl Batum
ihraç edildi gerekçesi nedir’ diye sorulduğunda ‘benim bilgim de sizinki kadar’
dedi muhabire. Yani kendi milletvekiliyle ilgili bilgisi kendisine soru soran
muhabir kadar. Sayın Cumhurbaşkanımız vaktinde ona genel müdür diyordu ama
benim notum daha kıttır, galiba onu bile diyemeyeceğim. Kılıçdaroğlu kendi
döneminde, hiç kimsenin sınavsız işe alınmadığını söyledi. Teftişlerde, kazanan
sayısının, 8 Eylül 1997, 1230 kişiyle sınırlı kalması ve alınacak personel
sayısından çok daha az olduğunun anlaşılması üzerine o tarihteki Genel Müdür
Kılıçdaroğlu’nun şifahi talimatı doğrultusunda kazanan sayısını arttıracak
alternatif çalışmalar yapılarak, kadro itibarıyla ilaveyi puanlar verildiği ve
neticede kazanan sayısının 3 bin 209’a yükseltildiği, yapılan işlemlerden
anılan tarihte teftiş kurulu başkanı olan şahısların da bilgili olduğu Yani bin
272 kişi sınavla alınıyor, geri kalanların (1937 kişi) puanları yükseltilerek,
3 bin 209 kişi sınavsız bir şekilde üstü tamamlanıyor. Bu bir teftiş raporu,
altında da Kılıçdaroğlu’nun kendi imzası var. Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel
Müdürü’yken yaptığı bu uygulamaların, onlarca yakını ve CHP İl başkanlığı yapan
kişilere de bazı davetiye usulü verilen ihalelerin, 6 yılda tamamlanamayıp 2
bin misli fazla maliyetle yapılan ihalelerin belgeleri elimizde. Kılıçdaroğlu,
‘bana 4 yıl verin’ diyor. Ak Parti dönemlerinde hazine doldu. Gelecek, dolu
Hazine’yi, Merkez Bankası’ndaki rezervleri harcayacak, alıp şapkasını gidecek.
CHP zihniyetini; değil 4 yıl, 4 dakika bile bu memleketi, bu millet size emanet
etmez. (Cumhurbaşkanı’nın paralel yapıya ilişkin faili meçhul açıklaması)
Türkiye’de sivil toplum görünümü altında faaliyet göstermekle birlikte diğer
taraftan da son derece illegal ya da toplumun huzurunu bozacak ya da kriminal
nitelikli olaylara bulaşmalar söz konusu. Bu çerçevede yürütülen soruşturmalar
var.
Milliyet
Ülkedeki Tek Darbeci
Halkı Soyan Hükümettir
CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “darbecilik”
söylemlerine, “Yolsuzlukların rüşvetin üzerini darbecilik söylemiyle örtmeye
çalışıyorlar. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu ülkedeki tek darbeci halkı
soyan hükümettir” yanıtını verdi. CHP Basın Birimi’nden yapılan açıklamada,
Başbakan Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na yönelik “Siz darbecisiniz” söylemini
sürdürdüğü belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun buna ilişkin, “Yolsuzluklarını
yüzlerine vuruyorum, verebildikleri cevap ‘siz darbecisiniz’ oluyor. Bu
ülkedeki tek darbeci halkı soyan hükümettir” ifadesini kullandığı bildirildi.
Darbeye her zaman karşı çıkan bir siyasal parti olduklarını ifade eden
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Darbelerden en büyük zararı gören CHP’dir.
AKP’mi kapatıldı darbelerde? Hayır. Onların genel başkanları, yöneticileri,
milletvekilleri mi tutuklandı, darbelerde? Hayır. Onlar mı hapse atıldı? Hayır.
Bir kez daha söylüyorum, darbelere karşılarsa gelsinler başta yüzde 10 seçim
barajını düşürmek dahil darbe hukukunun izlerini tamamen silelim. Ama gelemezler,
çünkü onlar darbecilikten, darbe hukukundan besleniyorlar. Bunlar hem
darbecilerin yolundan gidiyorlar hem darbe hukukunun arkasına sığınıyorlar hem
de belge ve bilgiler bu kadar ortadayken hırsız değiliz diyemiyorlar. Peki ne
yapıyorlar. Yolsuzlukların rüşvetin üzerini darbecilik söylemiyle örtmeye
çalışıyorlar. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor.”
Milliyet
SPOR
Kasımpaşa
ile Eskişehir arasındaki maçta gülen taraf İstanbul temsilcisi oldu: 1-0.
Eskişehirspor kritik bölgeye inerken oynadığı futbolla İstanbul’a gelen 500’e
yakın taraftarını üzdü. Maçın ilk yarısı tamamen Kasımpaşa’nın baskısı altında
geçti. 10. dakikada Tunay Torun’un ortasında Babel’in kafa vuruşu az farkla
auta çıktı. 30. dakikada Kasımpaşa aradığı gole kavuştu. Sağ taraftan Tunay’ın
ortasında topla ceza sahasında buluşan Castro, kalecinin sağından topu filelere
yuvarladı 1-0. İlk yarı Kasımpaşa’nın 1-0 üstünlüğüyle sonuçlandı. Mücadelenin
2. yarısı Eskişehirspor’un baskısı altında geçmesine rağmen kırmızı siyahlı
ekip net tek gol pozisyonu dahi üretemedi. 70. dakikada Mori’nin ara pasında
ceza sahasına giren Andaç topu az farkla dışarı vurdu. Lawal, maç sonu ikinci
sarıdan kırmızı kart gördü.
Hürriyet
Türkiye
Basketbol Ligi’nde sezona kötü başlasa da, son haftalarda iyi bir form grafiği
yakalayan Trabzonspor Medical Park, Galatasaray Liv Hospital’ı 72- 70 yendi,
arka arkaya 3, 10. maçında 4. galibiyetini elde etti. Furkan’ın ardından,
Jawai, Aradori ve Vougioukas gibi isimlerle de yollarını ayırmak zorunda kalan,
Ender Arslan’ı sakatlığı nedeniyle oynatamayan Galatasaray, Trabzon
deplasmanında sadece 7 oyuncuyla mücadele etti, son çeyrekte gücü tükenince
salonu üzgün terketti. Trabzonspor ilk çeyrekte 10’da 8 iki sayı isabetiyle
oynarken, Galatasaray ilk çeyreği Arroyo- Erceg ikilisinin basketleriyle 22-19
üstün bitirdi. İkinci periyotta savunmalar sertleşti. Trabzonspor, Kerem
girdikten sonra boyalı alan hakimiyetini devam ettiremedi, devre 38-33 konuk takım
lehine bitti. Trabzonspor, 6-0’lık seriyle maçta ilk kez öne geçti. Arroyo’nun
sayılarına Stipanovic’in etkili oyunuyla yanıt veren Karadeniz temsilcisi son
çeyreğe 55-50 geride girdi. 34. dakikada Hardy 58-57 ile takımını bir kez daha
öne geçirdi, fark 5 sayıya yükseldi. Son 3 saniyede 72-70 önde olan Trabzon
çizgiye gitti. Velickovic 2’de 0 attıktan sonra Erceg ribauntu alıp, kendi
potasının altından topu rakip potaya gönderdi ama sayı olmayınca Trabzon maçı
kazandı.
Milliyet
Beşiktaş,
Gaziantepspor deplasmanına koltuğunu geri almak için çıkıyor. Ligde son 4
karşılaşmasından galibiyetle ayrılan ve bu sezon bunu gerçekleştiren tek takım
olan Kartal, 19.00’da Kamil Ocak Stadı’ndaki maçı da kazanarak seriyi 5 maça
çıkarmak için mücadele verecek. Haftaya lider giren ancak rakipleri erken
oynadığı için koltuğundan inen Kartal kazanırsa lider olacak. Perşembe akşamı
Tottenham’ı yenerek Avrupa Ligi’nde ikinci tura grup lideri olarak çıkan
Beşiktaş, bu moralle Gaziantep karşısında puan mücadelesine girecek. Bu zorlu
maç öncesinde Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı hücuma. Demba Ba ve Mustafa
Pektemek’in sakatlığı nedeniyle Beşiktaş’ta gol için bütün umutlar Cenk
Tosun’da olacak. Kara Kartal’a Gaziantepspor’dan gelen Cenk eski takımına karşı
oynayacağı ilk maçta atacağı gollerle Beşiktaş’a galibiyeti getirmeye
çalışacak. Öte yandan Beşiktaş ile Gaziantepspor ligde daha önce 56 kez
karşılaştı. Siyah-Beyazlılar galibiyetlerde 27-11, gollerde ise 87- 49 önde
bulunuyor.
Star
Süleyman
Seba Sezonu'nda her platformda 'Efsane Başkanı'nın adına yakışır "Fair
Play" ruhuyla hareket eden Beşiktaş, dün örnek bir davranışa daha imza
attı. Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Türkiye Futbol Federasyonu eski
başkanvekili Orhan Saka adına düzenlenen U11 Orhan Saka Turnuvası'na Dikilitaş,
Be-şiktaş, F.Bahçe ve G.Saray katıldı. Beşiktaş Fulya Tesisleri'ndeki ilk maçta
Beşiktaş ile F.Bahçe karşı karşıya geldi. Mücadelenin 28. dakikasında F.Bahçeli
minik oyuncu Rojat dizinden bir sakatlık geçirdi ve acı içinde yerde kaldı
Maçın hakemi, hemen F.Bahçe doktorunu çağırdı Ama Beşiktaş'ın doktoru, kendi
yedek kulübelerine daha yakın olduğu için sahaya girdi ve Rojat'a ilk
müdahaleyi yaptı Tedavinin ardından doktor, Fener kulübesine dönerek
"Değiştir" dedi Rojat'ı kolunun altına alarak dışarıya çıkartan
Beşiktaş doktoru, saha kenarında da tedaviye devam etti F.Bahçe doktoru da
gelerek Rojat'ın son durumuna baktı. Beşiktaş teknik heyetinden Gökalp Şahin
ile Semih Sezerli de kafasını okşayarak minik yıldıza şefkat gösterdiler.
Rojat'ın yerine Emre oyuna dahil oldu Beşiktaş, Emir ve Davuthan'ın golleriyle
karşılaşmayı 2-1 kazandı. Geçtiğimiz günlerde de Beşiktaş U19 Takımı Teknik
Direktörü Yasin Sülün, Fair Play örneği sergiledi. Beşiktaş'ın Erciyesspor ile
oynadığı maçta Hakem Batuhan Bayar, ceza sahasındaki bir pozisyona
"Penaltı" dedi. Kararın ağır olduğunu düşünen Yasin Sülün, Eslem
Öztürk'ten atışı gole çevirmemesini istedi Eslem Öztürk de penaltıyı yavaş bir
vuruş ile rakip kalecinin kucağına attı. Karşılaşmayı Beşiktaş 3-2 kazandı
Akşam
Yeni Toplum Dergisi - yenitoplumdergisi@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme