30.09.2017
GÜNDEM
Tüm Dünyam Kitaplarım Semaverim
Sabahın erken saatlerinde Maltepe Ceza ve Tutukevi'ne doğru yola çıktığımda, tutuklu gazeteci arkadaşımız Enis Berberoğlu'nun nasıl olduğunun merakındaydım. 3 aydır Maltepe'deki koğuşunda tutukluydu. Üst araması, göz taramasının ardından, Adalet Bakanlığı, İstanbul Maltepe 2 No'lu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun avukat açık görüş yerindeki bir bölümde karşı karşıya geldik Enis ile. Yıllarca birlikte haber peşinde koşmuş, aynı koridorlarda gazetecilik yapmıştık. O, bir süre önce, ulusal güvenlik öne sürülerek, 'Haber adı altında gizli kalması gereken hususların duyurulması', 'Devlet sırrının ifşası' suçlamasıyla 25 yıl hapse mahkûm edilmişti. Durdurulan MİT TIR'larının görüntülerini Cumhuriyet gazetesine verdiği iddiasıyla, kısaca casusluktan yargılanmıştı. 25 yıl ya da 25 ay. Ne süre olursa olsun, o önce gazeteciydi ve maruz kaldığı bu duruma isyan ediyordu. Tutuklu olduğu hücrede, koskoca bir yaz geçmişti. Sonbaharı yaşadığı bu günlerde ise hücresinden çıkıp aylar sonra avukatları, eşi Oya ve milletvekilleri haricinde, ilk kez bir meslektaşı ile açık görüş yapıyordu. Koğuşundan, infaz memurunun yanında getirilirken önce, camın arkasından gördü beni. "Sen... Nasıl gelebildin..." diye sevinçle görüş bölmesine koştu. Başladı anlatmaya. Söyleyecekleri belli ki dağlar gibi yığılmıştı: "Cumhuriyet'teki haberden çok önce Aydınlık gazetesinde bir jandarmanın verdiği haber kamuoyuna mâl olmuştu. Çok sonra Cumhuriyet kullandı bunu. Bana bağladılar, dava açtılar. Hedef belliydi. Delil olmadığı halde, AYM'nin 'devlet sırrı olmadığına' dair kararına rağmen, sonuç 25 yıl hapis. Bende ByLock olmadığı kesin. Banka ilişkim de hiç olmadı. Sadece 21 saniyelik konuşma var." Enis, şaşkınlık içindeydi hâlâ: "Gazeteciydim. O tarihte milletvekili de değildim. Davanın temel mantığı, devlet sırrı olmayan bir şeyden, casusluk hikâyesi yaratmaktı. Başardılar da. Amaç, bir muhalif gazeteciye, muhalif partinin milletvekiline saldırmaktı. Saldırdılar da. Aydınlık'ın önceki ilgili yayınlarını ortaya koyup, beni suçlayan savcılık var. Ben, sadece siyaseten mahkûm edildim.'' Görüş biterken, bir süredir tepkimizin bir sembolü olan cezaevinin dikenli tellerini temsil eden kolumdaki bilekliğimi görünce, acı acı güldü, "'İyi düşünmüşsünüz" dedi. Ben de "Sizler içerde, bizler de dışarıda tutukluyuz. Tüm gazeteciler özgür kalıncaya dek bizler bu bilekliği taşıyacağız" dedim. Eline aldı narin deriden örülme bilekliği, koluna doladı. Bakakaldı... Ayrıldık...
Hürriyet